AİLE HUKUKU’NDA NAFAKA VE NAFAKA ÇEŞİTLERİ Aile toplumuzu oluşturan en küçük yapı taşıdır. Toplumların devamı ve gelecek nesillerin yetişmesinde böylesine önemli role sahip olan aile kurumu doğal olarak hukuk sisteminde de ayrı bir alan olarak yer edinmiştir. Anayasa’da 41. Maddede aile ile ilgili her türlü konuda devletin aile kurumuna ilişkin menfaatlerin gözetilmesinde rol oynayacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Aile hukuku, aileye ilişkin konularla ilgilenen, medeni hukukun kapsamı içinde yer alan bir hukuk dalıdır. Aile hukukunun başlıca konuları nişanlanma, evlenmenin koşulları ve hükümleri, boşanmanın koşulları ve sonuçları, mal rejimleri, aile konutu, soybağı, evlat edinme, velayet, çocuğun nafaka hakkı, vesayet, kayyımlık, yasal danışmanlık, yardım nafakasıdır. Kadın hakları ve çocuk hakları, başlı başına ayrı inceleme alanı oluştursa da aile hukukunun da ilgi alanı içindedir. NAFAKA NEDİR? Tüm çabalara rağmen ya da tarafların anlaşması ile evlilik birliğinin sona erdirilmek istenmesi halinde boşanma davası devam ederken ve boşanma davasının sona ermesinden itibaren maddi zorluğa düşecek olan ve kanun yazılı şartların oluşması halinde bir tarafın diğer tarafa ödemekle yükümlü olduğu para olarak ifade edilebilir. NAFAKA ÇEŞİTLERİ Hukuk sistemimizde toplam 4 tane nafaka çeşidi bulunmaktadır. Bunlar Tedbir Nafakası Yoksulluk Nafakası İştirak Nafakası Yardım nafakası TEDBİR NAFAKASI Tedbir nafakası geçici nitelikte olması ve boşanma davasından önce veya dava devam ederken talep edilebilmesi nedeni ile diğerlerinden ayrılmaktadır. TMK 169. maddede boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri*re’sen*alacağı belirtilmektedir. Bunun dışında tedbir nafakası ile kanunda ayrıntılı düzenlemeler yapılmamakla birlikte,*Yargıtay içtihatları*bu noktada önemli bir hukuk kaynağı niteliğindedir. Tedbir nafakası boşanma davası açılmasından önce veya boşanma davasının devamı sırasında talep edilebilir. Boşanma davasından önce tedbir nafakası; Boşanma davasından önce tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için taraflar hakkında mahkemenin ayrılık kararı vermiş olması veya ayrı yaşanıldığının ispat edilmesi gerekmektedir. Ayrı yaşamın haklı bir sebebi dayanması gerekmektedir. Tedbir nafakası talebinde bulunan her türlü delili ispat olarak kullanabilir. Boşanma davasından önce tedbir nafakası talebinde bulunabilmesi için ayrı bir dava açılması gerekmektedir. Boşanma davası sürecinde tedbir nafakası; Boşanma sürecinde tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için hakim TMK madde 169 gereği re’sen tedbir nafakasına hükmedebileceği gibi taraflar davanın her aşamasında da tedbir nafakası talebinde bulunabilirler. Bu konuya ilişkin *TMK Madde 169.-*Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Hükmü sabittir. Bu süreçte kendisi ve çocukları için tedbir nafakası talebinde bulunan eş ayrı yaşanıldığını ispat etmekle yükümlü değildir çünkü görülmekte olan bir boşanma davası var ise ayrı yaşanılıyor kabul edilebilir. Tarafların sosyal ve ekonomik şartlarına uygun bir nafaka belirlenir. Tedbir nafakasının muhatabı Tedbir nafakası ayrılık veya boşanma davası nedeni ile yoksulluğa düşecek olan taraf veya müşterek çocuklar için verilebilir. Çocuk lehine tedbir nafakası verilebilmesi için çocuğun reşit olmaması şartı aranmaktadır. Reşit olup ailesinin yardımına muhtaç çocuklar için ayrı bir nafaka türü öngörülmüştür. Tedbir nafakasının geçici niteliği Tedbir nafakasının geçici nitelikte olmasının sebebi boşanma davasının sona ermesi halinde tedbir nafakasının da kendiliğinden sona ermesine dayanır. Şöyle ki; boşanma davası devam ederken hükmedilmiş bir tedbir nafakası var ise davanın kesinleşmesi ile yargılama esnasında hükmedilen tedbir nafakası sona erer. Boşanmadan sonraki sürece etkili bir hak doğurmamaktadır. YOKSULLUK NAFAKASI Öncelikle ilgili kanun hükmünü belirtmek gerekirse ‘’ TMK Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. ‘’ Yukarıda belirtilen açık kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için yasa koyucu şartları açıkça belirlemiştir. Nafaka talebinde bulunan daha ağır kusurlu olmamalıdır Boşanma davasında mahkeme taraflara yönelik birini daha ağır kusurlu, daha az kusurlu veya eşit kusurlu kabul etmektedir. Kanun hükmü yorumlandığında açıkça ulaşılabilecek yorum yoksulluk nafakası talebinde bulunan eş diğer eşe göre kusursuz, eşit veya daha az kusurlu olmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta nafaka yükümlüsü olan eşin kusursuz da olsa diğer eşin kusurlu olup olmaması önemli değildir. Yoksulluk nafakası için şartlar oluştuktan sonra nafakaya hükmedilir. Örneğin; nafaka talebinde bulunan eş ile nafaka yükümlüsü eşit oranda kusura sahip ise diğer şartlarda yerine getirilmiş ise kusurlar eşit olsa dahi nafaka yükümlüsü nafakayı ödemek durumunda kalıp bu yönde kara verilir. Yoksulluk nafakası isteyen yoksulluğa düşecek olmalıdır Burada da dikkat edilmesi gereken iki husus nafaka talebinde bulunan eşin ihtiyaçları bakımından yoksulluğa düşecek ve evlilik devam etse idi sahip olacağı şartlara göre çok daha az şartlara sahip olmak zorunda kalacak ve hem de yoksulluğa düşmesinin sebebi boşanma kararı olmalıdır. Şöyle ki; eş kendi kötü alışkanlıkları nedeni ile yoksulluğa düşüyor ise yoksulluk nafakasına hükmedilmez. Yine mahkemenin de takdir edeceği üzere sırf nafaka alabilmek amacı ile işinden ayrılan vs. sair nedenler ile kendisini kötü niyetli bir şekilde yoksul durumuna eş lehine de yoksulluk nafakasına hükmedilmez. Yoksulluk nafakasında mahkemenin taleple bağlı olması Tedbir nafakasından farklı olarak mahkeme yoksulluk nafakası için gerekli şartları re’sen gözetmeyecektir. Lehine nafaka hükmedilmesini isteyen tarafta bulunmalı ve miktarını belirtmelidir. Çünkü mahkeme ilgili incelemenin sonunda talep edilen miktarın altında karar verebilir ancak üstünde karar veremez. Talep edilen miktar üst sınır olarak algılanmalıdır. Boşanma davasının devamında veya ayrı olarak istenebilir Yoksulluk nafakası boşanma davasının eki niteliğindedir. Boşanma davası esnasında aynı mahkemede talep edilen yoksulluk nafakasına boşanma gerçekleştikten sonra karar verilir. Boşanma davası esnasında yoksulluk nafakası için talepte bulunmayan eş boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. İlgi kanun hükmü, TMK 178 ‘’ Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.’’ Şeklindedir. İŞTİRAK NAFAKASI Yukarıda izah etmeye çalıştığım tedbir nafakası müşterek çocuk için de hükmedilmiş ise kararın kesinleşmesi ile birlikte kendiliğinden iştirak nafakasına dönüşmektedir. TMK 182 Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Şeklindedir. İlgili yasal düzenleme gereği iştirak nafakası talebinde bulunma hakkı velayeti kendisine verilen eştir. Bunun bir sonucu olarak da iştirak nafakası ödeme yükümlüsü ise velayet hakkı kendisine verilmeyen eşe aittir. Burada da yine mahkemenin inceleyeceği husus nafaka yükümlüsü eşin iştirak nafakasına ne oranda katılacağıdır ve bunun içinde sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması olup buna göre nafaka miktarına hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemenin dikkat edeceği diğer husus lehine iştirak nafakası hükmedilecek çocuğun yaşı eğitim sağlık ve sair giderlerinin incelenmesidir. İştirak nafakası mahkeme kararının kesinleşmesi ile başlar. İştirak nafakası kamu düzeninden kabul edilmekte bunun sonucu olarak da hâkimin re ’sen gözetme yetkisi olup talepte bulunulmasa dahi iştirak nafakasına hükmedilebilir. Yine yoksulluk nafakasından farkı yoksulluk nafakasına hâkim talep ile hükmedebilir ve anlaşmalı bir boşanma söz konusu ise protokolde bu konuda bir talepte bulunmamış iseler daha sonrada yoksulluk nafakası talebinde bulunamazken iştirak nafakası talebinde bulunmasalar dahi iştirak nafakası kamu düzenine ilişkin kabul edildiğinden daha sonra da talep edilebilir. İştirak nafakasının kapsamına çocuğun; Yiyecek giderleri. Giyecek giderleri. Barınma giderleri. Sağlık giderleri. Dinlenme giderleri. Eğitim, öğretim giderleri. Harçlık giderleri, Ulaşım giderleri girmektedir. Eğer ki boşanma kararında herhangi bir iştirak nafakasına hükmedilmemiş ise velayet hakkı kendisine verilen eş her zaman açacağı bir dava ile iştirak nafakası talep edebilir. Bu durumda iştirak nafakasının başlangıç tarihi davanın açıldığı tarih olacaktır. Zamanaşımı Lehine iştirak nafakası hükmedilen çocuk kanunen reşit hale gelene kadar iştirak nafakası devam etmektedir. Bunun istisnası ise Türk Medeni Kanununun 328.maddesinde ‘’Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.’’*şeklinde istisnası düzenlenmiştir. YARDIM NAFAKASI Belirttiğim üzere iştirak nafakası çocuğun reşit olmasına kadar devam etmektedir ve çocuğun reşit olması ile son bulur. Ancak eğitimi devam eden ergin çocuğun da eğitim ve bakım yükümünün anne ve baba üzerinde olacağı yine Medeni Kanun ile kabul edilmiştir. TMK 328/2; “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” Yardım nafakasına karar verilebilmesi için çocuğun reşit olması gerektiği için bunun bir sonucu olarak yardım nafakası talep edecek kişi artık anne ya da baba değil ergin olan çocuktur. Çünkü bu davanın açılmasında artık velayet söz konusu değildir. Burada kanundan anlamamız gereken diğer bir nokta ise eğitimin sonuna kadar yardım nafakasının devam edeceğidir. Yardım nafakasından söz eden diğer bir madde Madde 364- ‘’Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır. ‘’ şeklinde yer almaktadır. Konuyu daha anlaşılabilir kılmak adına T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 04.11.2015 tarihli 2015/9650 E. 2015/17175 K. sayılı ilamına bakacak olursak; Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir.*Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 05.05.2014 tarihli 2014/67 E. 2014/6803 K. sayılı ilamında da; Somut olayda davacı, dava tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş, lise mezunu bir işte çalışmaz ve üniversite hazırlık kursuna devam etmektedir. Ancak; davacının üniversite sınavlarını kazanıp, üniversite eğitimi yapabilmesi için üniversite hazırlık kursuna gitmesi gerektiği göz önüne alındığında bir süre daha ekonomik olarak babasının yardımına ihtiyacı vardır. O halde mahkemece; ülke şartları göz önüne alınarak üniversite eğitimi yapmak isteyen davacının bu isteği olağan karşılanarak üniversite sınavlarını kazanması için babasının ekonomik desteğine ihtiyacı olduğu gözetilerek iştirak nafakası olarak aldığı miktara yakın bir miktar yardım nafakasına karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden yazılı gerekçelerle düşük miktarda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Görüldüğü üzere yardım nafakasına hükmedilirken anılan her iki kanun maddesi de dikkate alınmış bu kanun maddelerinin yanı sıra ülke şartları karşı tarafın ekonomik durumu ve ergin olan çocuğun ihtiyaçları da karara esas teşkil etmiştir.
"Aile Hukukunda Nafaka" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ayşen Kosova'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.